4 Nisan 2018 Çarşamba

BİR AKŞAMDI / PEYAMİ SAFA

Her saadette eksik bir şey vardır. Her saadette bir felaket unsuru vardır; bu mahrum olmak korkusudur, o saadetten mahrum olmak korkusu ve sonra, biz biliriz ki saadet bitecektir; bunu bilmek saadetin felaketidir.
Kelebek tutulmuştur, fakat ya kaçarsa?".

"Ağlama, yavrum, her şey geçer..." diyordu. Her şeyin geçeceğini bilmek için onun yaşına gelmek lazımdı. Hem, her şey geçer ama, saçlarının rengini siler, gözlerinin alevini kapar ve derinin üstüne kara kalemle bir sürü çirkin çizgiler çizer...

Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor. Her başın içinde ölüm... 
Kimse konuşmaz, hızlı yürümez, bardak masanın üstüne yavaş konur, nefes alırken bile ses çıkarmamaya çalışılır...

Sağların ölüye bu benzeyişleri, insanlarda bir müsavi (eşitlenme) olmak ihtirası bulunduğunu gösterir. Bir nevi adalet...

Yaşamak arzusu, asrın düsturu. Can sıkıntısı, asrın hastalığı. ...Hayatımızın bir safhasında vehimlerle körleşerek, ihtiraslarımızın peşi sıra züğürt bir şuurla yaşamaya başlarız, bir şeyin ve bir şeylerin peşinde koşarız, sonra emelimize az çok kavuşunca, yatışmış hırsımızla duraklar ve korkunç hakikati duyarız: Boşluk ve can sıkıntısı! 

Evlenmeye en müsait insanlar Donjuan'lardır ve en az ehememmiyet verdikleri kadınla evlenirler. Bu onlara Donjuan olmakta devam etmek istediklerini gösterir.

Zekamız kelimeleri sevdiği kadar kalbimiz bunlardan nefret eder. Kalbimizin dili suküttur. Çünkü hiçbir duyguya isim verilemez. Kendilerine birer ad taktığımız duygular, şuurumuzda kabuk bağlamış, aklileşmiş ve kalple rabıtasını kesmiş kalb unsurlarıdır. Kelime kalpazanlığı yapmadan konuşmak sırrını kalb bilir. 

Her kadın kendine çok hak verildiği zaman kendini haksız bulmaya başlar. Hoş bütün insanlar.

Önü çirkin ve arkası güzel bir mahluk gibi yalan, başkasından bize doğru geldiği zaman iğrenç, bizden başkasına gittiği zaman sevimli bir şeydi.

KİRPİNİN DEDİKLERİ / REFİK HALİD KARAY

Hürriyet devrinin Avrupa'ya talebe gönderip sonra avdetlerinde onları işsiz bırakmasıya, istibdat devrinin ısmarladığı harp gemilerini Haliç'e çekip şamandıralara bağlaması arasında ben bir fark göremiyorum.

Aç adamları birden doyurmayınız arsız olur. Züğürtlere hazine göstermeyin, millet, hazinesinden olur. Parasızların cebini birden doldurmayınız, kumarbaz olur. Vaktiyle sabah kahvaltısını güç bulanlara şampanya içirmeyiniz, sarhoş olur. Hırkaya alışanlara birden fıkak giydirmeyiniz, gülünç olur.