asaf hüseyin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
asaf hüseyin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ağustos 2015 Perşembe

BATININ İSLAMLA KAVGASI / ASAF HÜSEYİN

Hırisityanlık, ilk defa olmak üzere doğduğu topraklarda tehdit edildiğini hissetti haklı olarak. ...Müslüman olmak rahiplerin ve resmi kilisenin nüfuzunu tehdit ediyordu, dolayısıyla İslam'ın gelişi hiçbir şekilde dikkate alınmadı.

Haçlı Seferlerine iştirak edenler, sadece krallar, soylular, şövalyeler ve eğitim görmüş askerler değildi. bilakis askere alınan çoğunluk, rivayetlere göre suçlular, bulaşıcı hastalık taşıyanlar, günahkarlar, dinsizler, haydutlar, korsanlar, fahişelerden oluşuyordu. Böylesi bir güruh sadece fazlasıyla tahribat yapmakla kalmadı, Arap tarihçiler yamyamlık örneklerini de kaydetti.

...eğer zayıf noktaları üzerinde nasıl durulacağı bilinirse Arapların kolaylıkla "yönlendirilebileceği" tavsiyesinde bulunuyordu. Burton, eğer İngilizler bu insan sürülerini harekete geçirmeyi gerekli buluyorsa, bundan daha kolay bir şey olmayacağını da not ediyordu. "Onlara düzenli olarak para verin, iyi bir şekilde silahlandırın, sıkı bir şekilde çalıştırın ve hatta adaletle davranın, yapacakları başka bir şey olmayacaktır."

Bir taraftan milliyetçilik duygusunu canlandırmak, diğer taraftan da, değişik Müslüman ırklar arasında dini cemaat düşüncesini zayıflatmak için bu farklılıkları Oryantalistlerin başlıca derdi ya İslam'ın ödünç fikirler aldığını yada İslam öncesi Arap düşünce ve adetlerinden veya Musevilik yada Hristiyanlıktan köken alan bir sahtekarlık olduğunu kanıtlamaktı.

Misyonerlik faaliyetlerinin İslam ülkelerinde iki yönlü bir amacı var olageldi. Birincisi, Müslüman halkı Hristiyanlığa kazandırmaktı. Bu alanda pek fazla bir başarı sağlayamadılar. İkinci amaç eğer Müslümanlar Hıristiyanlaştırılamıyorsa o zaman onları sekülerleştirmek gerekiyordu. Bu yolla, Müslümanlar sömürgeci yayılmaya ve sömürüye yönelik bir tehlike oluşturmayacaklardı. Sekülerleştirmenin gerçekleştirilebilmesi için misyonerler eğitim görevini üstlendiler. Sadece Batı bilgisinin değil, batılaşmanın da ithal edilmesini sağlayacak bir dizi misyoner okulu açtılar. Batı medeniyeti izlenmesi gereken bir model olarak işlendi.

Batılı sosyal bilimciler için mesele "Batılı olmayan dünyanın nereye kadar modernize edildiği veya Batılılaştırılmış" olduğudur.

Asya, Afrika ve Ortadoğu üzerine sayısız çalışmalar yapıldı. Fakat Esad'ın da gözlemleidği gibi "Bunun hiçbir kıymeti yoktur, hakikatte hiçbir Avrupalı antropolog araştırdığı değersiz görülen kültüre şahsen gönül vermemiştir. (T. Asad)

Bazı Müslüman teorisyenler+, Müslüman toplumların sadece yabancı kültürel değer ve normların değil, fakat aynı zamanda komünizm-, sosyalizm, milliyetçilik ve demokrasi gibi pek çok Batılı ideolojinin de etkisi altında kaldığını öne sürmektedirler. Bu genç nesil arasında bir kimlik bunalımına yol açmıştı. Onların zihinlerinde rahatsızlık verici pek çok soru oluşmuştu: "Ben öncelikle bir demokrat veya bir komünist yada bir sosyalist veya bir milliyetçi ve ikinci olarak da bir Müslüman mıyım? Yoksa ben önce bir Müslüman mıyım?"