Ölüm hayat sofrasından dökülen kırıntıları toplayıp geçinmekten başka bir şey yapmıyor. Biz, bizden başkaları için yani idealimiz için yaşadığımız zaman, hayatın çok uzun ve geniş olduğunu görürüz.
Ne farkı var hayalle gerçeğin? İkisi de aynı şekilde geçip gitmiyor mu? İkisi de insan, kalbinde yaşattığı, zihninde canlandırdığı ve hem ruhuna, hem de hayatına etki ettiğini gördüğü sürece...Ne farkı var hayalle gerçeğin? İkisi de gelip geçen bir tayf ve ruhun üzerine gölgesini serip sonra, fazla değil, birkaç saniye sonra his dünyasından uzaklaşıp gitmiyor mu? Kaybolup gidince bir daha görünmüyor...
Ölüm şu anda karşıma gelse bile katiyyen ürkmüyorum. Hayatta kalmam müyesser olsa yapmak istediğim daha birçok şeyler var. Eğer o yapacağım şeyler kalıcı şeyler ise muhakkak hayatiyetlerini sürdürecek ve ölüp gitmeyecektir. Ben eminim ki yaşaması gerekli olan şeyler katiyyen ölüp gitmeye mahkum olmazlar.
Biz ruhen temiz, kalben daha iyi ,aklen daha zeki olduğumuzu kabul ederek insanlardan ayrıldığımız zaman, yaptığımız şey hiç de önemli değildir. Çünkü kendimiz için en kolay ve rahat olan yolu seçmiş oluruz.
Gerçek büyüklük ise insanların arasına karışmak, onların yanlışlarını, eksikliklerini ve zaaflarını gücümüz yettiği nisbette hoşgörü, şefkat ruhuyla dolu olarak karşılayıp onları büyütebildiğimiz nispettedir bizim büyüklüğümüz.
seyyid kutub etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
seyyid kutub etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
7 Nisan 2016 Perşembe
2 Eylül 2015 Çarşamba
YOLDAKİ İŞARETLER / SEYYİD KUTUB
Tek eksiğimiz Allah elçisinin kişi olarak aramızda olmayışı. Bütün giz burada mı saklı acaba? Bu davetin fonksiyonel ve üretken kılınması için Allah elçisinin kişisel varlığı kesin bir zorunluluk olsaydı, Cenab-ı Hakk onu sonsuza dek yeryüzünde yaşayan insanlar için son mesaj kılmazdı, insanların bütün işlerini onun üzerine yüklemezdi.
Bu neslin ardından gelen kuşakların beslenme kaynaklarına Grek felsefesi ve mantığı, Pers efsaneleri ve düşünce biçimleri, Yahudi israiliyatı ve Hristiyanlık mistisizmi, bunların dışında kalan diğer kültür ve medeniyetlerin tortuları karıştı.
İlk dönemin eşsiz nesli Kur'an'ı bilgilerini, görgülerini, kültürlerini arttırmak, müzikal bir zevk almak yada dünyasal bir çıkar sağlamak amacıyla okumuyorlardı. Kur'an'ı kendisiyle kültür edinilen, ilmi ve fıkhi konularda dağarcık doldurulan bir kaynak olarak algılamıyorlardı. Onlar kendilerinin ve içinde yaşadıkları toplumun yaşamlarının her boyutunu düzenleyen Allah buyruğu olarak algılıyorlardı Kur'an'ı.
...sanki günümüzde İslam şeriatını icra etmek için insanların tek eksiği İslam fıkhını araştırmak ve fıkhi hükümler çıkarmakmış gibi.
Sözle mesaj ulaştırma ve lisanen tebliğ, ancak İslami akide ile fertler arasındaki manaların tamamen ortadan kaldırılıp, insanlar kendi özgür iradeleri ile o akide ile baş başa kalabildiği söz konusu manaların etkilerinden tamamen kurtuldukları zaman ve mekanlarda mümkündür. Söz konusu engellerin bulunması halinde, öncelikle bunların güç kullanma yöntemi ile ortadan kaldırılması gereklidir.
...kadının maddi üretime yapacağı katkı, insan üretmesinden daha kazançlı, daha önemli, daha saygın kabul edilerek, kadının gücü insan yetiştirilmesinde değerlendirilmeyip maddi üretim veya eşya üretim alanlarında harcanırsa bu koşullar altında insani kıyaslama ile böyle bir toplum geri kalmış, ilkel bir toplum yada İslami tanımıyla "Cahiliyye Toplumu"dur.
İnsan benliği bir yaşama biçiminden bir başka yaşama biçimine tamamen geçebilme yeteneğine sahiptir. Böyle yapmak insana çoğu zaman hayatının kısmi yönlerinde restorasyona girmekten çok daha kolay gelir. İslami nizam cahiliyye nizamından küçük değişikliklerden fazla bir değişiklik arz etmemesi durumunda cahiliyye nizamından vazgeçip İslam nizamına girmenin ne anlamı var?
Dinimizde bizi utandıracak, yüzümüzü kızartacak bizi kendisini savunmak zorunda bırakacak hiçbir eksiklik, hiçbir utanılacak şey yoktur, insanlara şirin görünmek veya İslamı onlara hoş göstermek derdine düşmemizin gereği yok, İslamın hakikatini açıkça söylemek için kekelememize tereddütlü davranmamıza neden olacak hiçbir öğe yoktur.
Bu neslin ardından gelen kuşakların beslenme kaynaklarına Grek felsefesi ve mantığı, Pers efsaneleri ve düşünce biçimleri, Yahudi israiliyatı ve Hristiyanlık mistisizmi, bunların dışında kalan diğer kültür ve medeniyetlerin tortuları karıştı.
İlk dönemin eşsiz nesli Kur'an'ı bilgilerini, görgülerini, kültürlerini arttırmak, müzikal bir zevk almak yada dünyasal bir çıkar sağlamak amacıyla okumuyorlardı. Kur'an'ı kendisiyle kültür edinilen, ilmi ve fıkhi konularda dağarcık doldurulan bir kaynak olarak algılamıyorlardı. Onlar kendilerinin ve içinde yaşadıkları toplumun yaşamlarının her boyutunu düzenleyen Allah buyruğu olarak algılıyorlardı Kur'an'ı.
...sanki günümüzde İslam şeriatını icra etmek için insanların tek eksiği İslam fıkhını araştırmak ve fıkhi hükümler çıkarmakmış gibi.
Sözle mesaj ulaştırma ve lisanen tebliğ, ancak İslami akide ile fertler arasındaki manaların tamamen ortadan kaldırılıp, insanlar kendi özgür iradeleri ile o akide ile baş başa kalabildiği söz konusu manaların etkilerinden tamamen kurtuldukları zaman ve mekanlarda mümkündür. Söz konusu engellerin bulunması halinde, öncelikle bunların güç kullanma yöntemi ile ortadan kaldırılması gereklidir.
...kadının maddi üretime yapacağı katkı, insan üretmesinden daha kazançlı, daha önemli, daha saygın kabul edilerek, kadının gücü insan yetiştirilmesinde değerlendirilmeyip maddi üretim veya eşya üretim alanlarında harcanırsa bu koşullar altında insani kıyaslama ile böyle bir toplum geri kalmış, ilkel bir toplum yada İslami tanımıyla "Cahiliyye Toplumu"dur.
İnsan benliği bir yaşama biçiminden bir başka yaşama biçimine tamamen geçebilme yeteneğine sahiptir. Böyle yapmak insana çoğu zaman hayatının kısmi yönlerinde restorasyona girmekten çok daha kolay gelir. İslami nizam cahiliyye nizamından küçük değişikliklerden fazla bir değişiklik arz etmemesi durumunda cahiliyye nizamından vazgeçip İslam nizamına girmenin ne anlamı var?
Dinimizde bizi utandıracak, yüzümüzü kızartacak bizi kendisini savunmak zorunda bırakacak hiçbir eksiklik, hiçbir utanılacak şey yoktur, insanlara şirin görünmek veya İslamı onlara hoş göstermek derdine düşmemizin gereği yok, İslamın hakikatini açıkça söylemek için kekelememize tereddütlü davranmamıza neden olacak hiçbir öğe yoktur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)