4 Aralık 2015 Cuma

DUAYI YAŞAMAK / NECMETTİN ŞAHİNLER

Emin yerdeyim diye övünme. Cennetten emin yer olamaz ve baban Adem'in başına gelenler orada geldi. İbadetim çok diye şımarma! Çünkü İblis, onca ibadetten sonra belasını buldum. (Hatemi Asam)

Yoksullukla, fakirlikle, zayıflıkla imtihan olduk, kazandık. Varlıkla, bolluk ve zenginlikle imtihan olduk kaybettik. (Hz. Ömer)

Dualarınızın kabul edilmeyeceğinden korkmuyorum. Beni asıl korkutan dua etmenizin imkansız hale gelmesi ihtimalidir. (Hasan Basri)

Kimsenin kusurları onu dua etmekten alıkoymasın. Çünkü Allah en kötü mahluk olan şeytanın bile duasını kabul etmiştir.

Kapı geç açılabilir. Ama şuna kesin inanmalıyız ki çaldığımız kapı mutlaka açılacaktır. Allah kabul etmeyeceği duayı kuluna ilham etmez. Çünkü bizi duaya çağıran iç ses, duayı kabul edecek olandan başkası değildir. Eğer gecikme varsa, ya bizden kaynaklanan bir noksanlık, yada anlayamadığımız ilahi bir hikmet sebep olmaktadır.

İstemek nail olmaktır. Allah kabul etmeyeceği duayı kuluna yaptırmaz. (İmam Rabbani)

"Ne ki seni Mevla'dan alıkoyar, o şeydir dünya." (Hz. Ali)

"Ye, iç, eğlen, üret ve tüket." felsefesi insan hayatının bütün safhalarını dolduran yatay bir çizgidir. Ve bu çizginin sorusu "nasıl"dır. Örneğin Batı'da insanların hayatlarının eksenini teşkil eden en önemli üç soru şudur:
Arabamı nereye park edebilirim?
Tatilimi nerede geçirebilirim?
Nasıl zayıflayabilirim?
"Nasıl" sorusu üzerine kurulmuş ve yalnızca "büyümek için büyüme" düşüncesi insanın değil ancak bir kanser hücresinin ideolojisi olabilir.
Her ne kadar insani arayışın eksilmeyen çabası bir dünya cenneti kurma fikriyle maniple edilmişse bile ulaşılan her mükemmellik bir sonraki karşısında eksik kalmaya mahkum olacaktır.

Dua kelime ve ses işi değil, ruh ve samimiyet işidir. Uzun uzun konuşmaya, önceden kaleme alınmış sayfaları dakikalarca okumaya gerek yoktur. Allah ne ölçüde konuşulursa konuşulsun, gönlünüzdeki aşka samimiyetle bakacaktır.

"Eğer bana doğru yürümekten ayaklarınız dizlerinize kadar sürtülse, elleriniz semaya değecek gibi yüksek dağlara tırmansanız ve duadan dilleriniz de yorulsa, kul haklarını ödemedikçe duanıza icabet etmem ve ağladığınızda da acımam." (Süfyan-ı Sevri'den)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder