26 Ocak 2016 Salı

GÜNEŞ ÜLKESİ / CAMPANELLA

Kent'in en büyük yöneticisi bir baş rahiptir. Halk ona Hoh der, gerek dünya işlerinin, gerek ahiret işlerinin başı odur.

Havarinin dediği gibi, Ayrılmışsak suçumuz yoktur, zaten alışmış değildik ki.

Sizler bilgin diye Aristoteles'in gramer ve mantık kurallarını en çok bilenlere diyorsunuz, sizin memleketinizde bilim sadece domuzuna yorulma ve kölece ezbercilik isteyen bir iştir.

Onlara göre insanın bir evi, bir karısı, kendi çocukları oldu mu, mal mülk derdine düşer. Bencillik bundan doğar. Oğlumuzu yükseltmek, zengin etmek ve miraslara kondurmak için halkın varını yoğunu elinden alırız.

Güzel görünmek amacıyla boyanan, boyunu yükseltmek için yüksek topuklu ayakkabı giyinen ve ayaklarının kusurunu gizlemek için de uzun elbise giyen kadınlar ölüm cezasına çarptırılır.

Hangi ulus, yada hangi insan İsa'nın hayatına benzer bir hayat sürebilir? Buna bakıp, Kutsal kitaplar boşuna yaratılmıştır mı diyeceğiz? Hayır var gücümüzü kullanıp onlara yaklaşabilelim diye.

İnsan kendini dine adamalı ve Yaradana tapmalıdır. Bunu da Tanrının eserlerini incelemek ve anlamak, buyruklarına uymakla yapabilir ancak.

Dikkat ederseniz, görürsünüz ki, dinliler dinden uzaklaşıyorsa din kurallarının sığlığından değil, daha çok dinsizlerle düşüp kalktıkları, şan şeref peşine düştükleri, mal mülk sevdasına, ten isteklerine kapıldıkları için uzaklaşıyorlar.

Montedoro'da anasıyla çiftleşmeye yanaşmayan bir atı ben gözlerimle gördüm. Bunun nedeni ananın döllenmemesinde değil, tabiattan gelen bir saygıda aranmalı.

Yurttaşlar yoksul, devlet zengin olduğu sürece, herkes yurt uğrunda ölmeye can atardı, ama yurttaşlar zenginleşince herkes kendi çıkarı uğrunda yurdunu batırmaktan çekinmez oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder