12 Mart 2016 Cumartesi

CİĞERDELEN / SAFİYE EROL

Eskiler gani yürekli insanlarmış. Sevdiklerinin namını kutlamak için hsnlst, çeşmeler yaptırırlarmış. Bugünküler sahiden o adamların nesli mi? İnanmak güç. Türk erkeği cömert, diye belledik. Halbuki, herkes nekes oldu galiba. 

-Zühre senin kırk deve yükü akçen olsa bir nefes ömre değişir misin?
-Değişmem pirim. Mukaddes hayata Karun malı bile bedel değil.
-Peki Zühre, sana deseler ki kırk deve yükü akçene karşılık sana bir soluk değil de yirmi sene ömür bıraakacağız, senin gözünde pazarlık değişir mi?
-Yok hayır, baba sultanım. Ha bir soluk ömür ha yirmi yıl ömür, hepsi bir...
-Neden Zühre neden?
-Zira ömrün manası Yaradan'a olan bağlantıyı duymaktır. Biz bunu yirmi yılda bileceğimiz kadar tek bir solukta da bilebiliriz. Yeter ki, var yürekten Tanrı adını analım.

Dinleyin beni ey Tanrının yükü ağır, gücü kıt kulları! Evvela siz analar, hey analar analar, ayağınızı denk alın! Diktiğiniz kabaklar karılarda patlıyor. Hatır kırmak, can yakmak, yürek deşmek...Oğullarınız bunu sizde dener, karılarında olgunluğa erdirir, öyle değil mi? Zinhar evlatlarınızı zalimlik derecesine vardıracak kadar sevip şirazeden çıkartmayın. Sonra siz ey kızlar, kadınlar!... Billur sarayda, dünyanın çirkin meşakkatlerinden uzak, altın toplarla oynarken, günü gelir de yolunuz dışarı düşer, ere gider olursunuz. Erkeğinizin özlenip okşanan sevgilisi kalmak isterseniz ona itaat edeceksiniz, onu deşip kusurlarını görmeye kalmayacaksınız, alargadan tapınacaksınız. Yedi peçesine el sürmeyeceksiniz mümkünse yedi tane de siz üstüne koyunç Aksi hareket ederseniz, nikabın altından onun kat kat kusurları belirdikçe o, mabudluk mihrabından yuvarlanır. ....Değil mi ki onu size erkeklik edebileceği mabud tahtından yıktınız, şimdi artık onunla beraber kalmak için tek bir çare vardır, her kusuru bağışlayan, her çirkinliği güzellik gibi gören bir ana olmak.

Toprağı düşünürüm ağam toprağı. Biz ona ekeriz, o bize kat kat bereketiyle öder. Cömert toprak vardır, emeğimizi utandıracak kadar gümrah mahsul verir. Çorak toprak vardır, vergisi kıt olur. Öyle nankör cinsi de vardır ki durma didiş, kaz kabart, gübrele, istersen nişasta eleklerinden geçir. Ama söyle ağam, hiçbir toprak gördün mü ji ekimi baştan başa inkar etsin? Sıvama kerpiç gibi olsa gene soysuz moysuz çuvaldız boyu olsun bir şey çıkar. Toprağı düşünürüm ağam toprağı. Hem de insanları. Bazı insanlara etekler dolusu muhabbet tohumu serpiyoruz. Yeşermezler bir türlü ne hikmettir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder