Nohut kaynar suyun içine atılarak pişer ve hatta acıdan sıçrar. Aşçıbaşı olan mürşid-i kamil de onun kafasına kepçeyle vurup iyice pişsin diye tekrar tencerenin içine atar. Sonuçta nohut insana geçer ona hizmet eder, yiyecek haline gelerek...
Biz evladımızda bir kusur gördük mü, o kusur yok olana kadar o konuda evladımızı terbiye ederiz, Allah da bizde bir kusur gördü mü o yok olana kadar bize çeşitli acı ve ıstıraplar verir.
Firavun her gece sakalından kendini aşıp Allah'ına yalvarmış: Allah'ım biliyorum ki sen en büyüksün ve Musa da senin peygamberin ama herkes bana o kadar çok "Sen Allah'sın" diyor ki, bu zevkten vazgeçemiyorum.
Ben Allah'a aşık olduğum an önce münakaşayı sonra münazarayı, sonra konuşmayı kestim.
Alınmak, darılmak yapanın yaptıranın Allah olduğunu unutup kendini her şeyden üstün görmekten oluşan bir şeydir.
Allah mutlaka zıddımızla terbiye olacağımızı bize öğretiyor. Görüyoruz ki arkadaşlıkta, dostlukta, evlilikte karı kocalıkta hatta ana evlat ilişkisinde genelde zıtlıklarımızla terbiye oluruz ki, nefsani yönlerimiz törpülensin ve Allah'a daha kolay yaklaşabilelim.
"Az ye, az uyu." Tabi burada "az ye"den maksat yemeyi azaltmak değil, nefsini az besle, her istediğini verme, her istediğini alma, haram olana el uzattırma. "Az uyu"dan maksat, gaflette olma, yani Allah'tan uzak, uykuda olma, ölü olma.
Firavun bir kere bile Allah demesin diye Allah ona baş ağrısı bile vermemiş. Demek ki hastalıksız ve sıkıntısız yaşamak, firavun olmakla eş değerdir. Hastalık ve sıkıntılar ise insanı tekamül ettiren en güzel şeylerdir.
Yunus Emre hazretlerine demişler ki, çok sıkıntıdasın sana dua ediyoruz. Aman karışmayın demiş, bu gider daha beteri gelir, ben buna alıştım, sabretmeyi öğrendim.
Hz. Eyüb'ün tüm vücudunu artık mikroplar sarıyor, bacağından irinler akıyor ve o bir keresinde bacağından düşen bir kurdu alıp yerine koyunca o kurt onu ısırıyor ve çok acı çekiyor. Diyor ki "Allah'ım bu kadar sıkıntı verdin hiç acı çekmedim, niye bu kurt bana acı verdi?" Allah diyor ki "Ama onu sen koydun, Ben koy demedim."
Güzel huylu kişi, kötü huylulara tahammül eden, onların kötü huyunu görmeyen ve söylemeyen kişidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder