30 Mayıs 2016 Pazartesi

İTİKAT, İBADET VE GÜZEL AHLAK / EBU'L HASAN EN NEDVİ

Gerçekte şirk, insanın Allah'ın sırf kendi "Zatı" için yapılmasını istediği ve kulluk (ubudiyet) manasına geldiğini belirttiği bazı hal ve hareket tarzlarını insanlardan birine yöneltmesiyle oluşur.

Hadisler ve siret ahlakı güzelleştirme terbiyesi ve kalp aynalarının cilalanıp tertemiz kılınması hususlarında temel kaynaklar olup bütün nesillere hitap eden her asrı aydınlatan servettirler.

Allahu Teala müminlere, iman sıfatları onlarda yer ettiği ve onun rızası için çalıştıkları ayrıca hedefleri de şöhret olmadığı takdirde şan, şeref bir neticedir, gaye değil. Bir ihsandır, hedef değil.

Peygamberler, dinlerine girenlerin çoğalması, cemaatlerinin artması veya bu yolla kuvvet ve izzet kazanmak kaygusuyla dinin hükümlerinden herhangi birini değiştirmeye kalkışmadılar da, uzak yakın herkese Allahu Teala'nın hadlerini ve hükümlerini uyguladılar.

Peygamberlik müessesinin Hz. Muhammed'den (s.a.v.) sonra kesilmesinde her sıkıntılı devreden sonra insanın gücünü yeniden harekete geçiren bir özellik vardır. Böyle insan bu gibi zor bir durumda yeniden bir vahiy gelmesini bekleyerek göğe bakmaz da yere, kainata çevirir dikkatini ve böylece fikri kargaşalıktan, çekişmelerden, sosyal parçalanmalardan uzak durmuş olur.

Bir dinin hayati gereklerini ve gelişip serpilme, hareketlilik, hassasiyet gibi niteliklerini bünyesinde bulundurarak devam etmesi o dine has bir ruh ve canlılık, pratik örnekler ve vakıalar olmadan düşünülemez.

Selefin Kur'an'ı Kerim'den yararlanma, onun tesiririn hayatlarında gözükmesi hususlarındaki ayrıcalığı ve üstünlüğü zannedildiği gibi onun manalarına ve icazlarına dalmalarından dolayı değil, bilakis Allahu Teala'nın celal ve azametini, bu Kelam'ın insanın hissettiklerinden daha yüce oluşunu ve onun icazını her an göz önünde bulundurmalarından ve onun güzelliği ve halavetinin tadına varmalarındandır.

"Fıkıhla meşgul olma ve hadis dinlemenin, rakaik(kalbi incelten ve ona tesir eden ayet, hadis, vaaz ve nasihat) ve selef-i salihinin hayatlarının mütalaası göz ardı edildiği takdirde kalbin istikamet ve doğruluk üzerinde bulunmasına yeterli olmadığını anladım. Sırf helal ve haram bilgisinin kalbi hassaslaştırma hususunda büyük bir tesiri yoktur. Kalpler ancak ince ve latif sözlerle, Selef-i Salihin'in(ilk dönem Müslümanlarının)haberleriyle incelir. (İmam İbn'ül Cevzi, Saydu'l Havatır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder