17 Mayıs 2016 Salı

BÜTÜN ESERLERİ II / AHMET HAŞİM

Dünyanın hiçbir tarafı kendi muhayyilem kadar zengin değildir.

Ey sıhhatin şımarttığı maddi adamlar! İyiliğin zevklerini tatmak için biraz da hastalığı tecrübe ediniz.

İntihar bir nevi reklamdır. Kendini öldürmeğe kalkışan her insan, bu meyus hareketiyle felaketi üzerine nazar-ı dikkati ve binnetice merhameti celbedeceğini umar ve en son dakikaya kadar imdadına koşup kendisini saadete eriştirecek bir kurtarıcı eli bekler. Halbuki kış soğuklarında zatürreyi göze aldırıp bir müntehirin arkasından kendisini dalgalara atacak kaç deli hayırhah bulunur?

Hiçbir namdar Avrupalı muasır tanımıyorum ki, ilhamının menbaı eskilerden biri olmasın. Eskiler yeryüzünde akan büyük nehirlerdir. Muasırlar ise o nehirlerin kıyısından yudum yudum su içen birtakım geyiklerdir.

Hiç Türkçe okumadığınızı söylüyorsunuz. O halde bu lisanda okumanıza layık şeyler bulunsa, siz onlardan nasıl haberdar olabileceksiniz?

İhtiyarlamış bir vücutta duyguların zayıfladığını kim söylemiş? Hiçbir genç havada, derece değişikliklerini bir ihtiyar gibi sezemez. İhtiyarın asabı şöyle dursun, kemikleri bile, birçok zaman evvel, yağacak yağmurdan, kopacak fırtınadan, çıkacak güneşten tam bir sıhhatle haberdar olur. Bu işte ihtiyara yetişebilecek ancak kedi ve horozdur. Bir ecnebi muharririn geçenlerde yazdığı gibi hırs-ı piri, şiddet itibariyle gençliğin her türlü hırslarını gölgede bırakır. Hasislik yani para iptilasının en had şekli yalnız ihtiyarlardadır. Ne Harpagon ne de Shylock genç değildir. Kıskançlık fırtınaları bir ihtiyar kalpte gösterdiği şiddeti hiçbir zaman genç bir kalpte gösteremez. Şan ve şerefin hiçbir derecesi ihtiyarı doyurmağa kafi değildir. Hayat muhabbeti ihtiyarda azamidir. Bilhassa ihtiyar aşkından bir faciadan kaçar gibi kaçmalı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder