8 Nisan 2016 Cuma

SİYASAL İSLAM'IN GELECEĞİ /GRAHAM FULLER

Gerçekten birçok din adamı tamamen, artık İslam'ı ezeli ve ebedi bir inanç olarak değil de, daha çok rejimin başrısızlıklarıyla değerlendirilebilecek olan halkın gözünde İslam'a verilecek hasardan endişe duymaktadır. 

Amerikan halkıın dışarıda başka bir dünya ve başka bir bakış açısı da olduğu konusunda hiçbir fikri de yoktur,bunu umursadığı da. CNN ve New York Times'ın dünyaya bakışını gördükten sonra Müslüman Öğrenci Derneği yada herhangi bir Müslüman Tv istasyonu veya web sayfasına bakınca insan kaçınılmaz şekilde kültürel ve psikolojik bir pinpon topu gibi ileir geri gidip geldiği duygusuna kapılmaktadır. 

Kişinin maddi kaygılardan uzaklaşıp yüzünü derin ruhani özlemlere ve arayışlara dönebilmesi için önce belirli bir asgari zenginlik düzeyi gerekir.

Tek başına İslam'ın "Batı'yı tehdit ettiği"söylenemez, çünkü örneğin sık sık "Amerikan İslamı" olarak da anılan Suudi Arabistan'da uygulanan sert ama hadım edilmiş gayri politik İslam biçimini Batı gayet memnuniyetle kabul eder. İslam dünyasında tek başına güç de batı'yı fazlaca ürkütmez. Örneğin FKÖ ile bir realite olarak ilgilenecektir.

Bütün Müslümanlar, İslam'da çoğulculuğun meşrulaştırılmasında kilit rol oynayan Kur'an ayetlerinin gayet farkındadırlar. Ayet 5:48 der ki: "her birinize bir farklı şeriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı, fakat size verdiğinde sizi denemek için böyle yaptı. Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın."

Bir diğer ayet, her peygambere kendi şeriatının veya Allah'a giden yolun verildiğinden söz etmektedir. Bu ayetler Müslümanların dünya milletleri arasındaki ve toplulukların kendi içindeki çeşitliliğin idrakinde olduklarını göstermektedir.

İslamcı hareket birinci önceliği olarak hükümet olmayı seçmelidir. Hükümeti ele geçirmek mümkün en büyük başarı sayılmamalıdır. Daha büyük bir başarı, insanlara İslam ve onun liderlerinin sevdirilebilmesidir. İslamcılar için en tehlikeli şey, iktidara gelmeden halk tarafından sevilirken, daha sonra nefret edilmektir.

Şurası kanıtlanmıştır ki, toplumsal olarak başarılan şey, politik olarak başarılandan daha kalıcı ve daha iyidir. (Raşid El Gannuşi)

İslamcı hareketler için operasyon merkezi olarak hizmet veren camileri kapatmaları gerçekten imkansızdır.  İslamcıların mahalle sakinleriyle sosyal hizmet temini sırasında gidip konuştukları, siyasi mesajlarını yaydıkları seçimlere katılmalarına izin verilen yerlerde oy toplama kampanyası yaptıkları yer burasıdır. 

Müslümanların çoğu için Batı'daki problem Hıristiyanlık değil, onun terk edilmesidir, dini değerlerin yerine seküler hümanist değerlerin konmuş olmasıdır. 

Her ne zaman bir Müslüman alim yeni bir ihtilaf konusu ortaya atsa, onu doğrudan İslam'ın kendisine saldırmakla ilk suçlayacak olanlar ulemadır. Entelektüel gelişme ve orijinal fikirler yerine ulemanın yaptığı İslam'ın ritüelci yönünü vurgulamaktan ibarettir. 

Yirminci yüzyıl, öldürülen insan sayısı bakımından faşist ve Marksist-Leninist biçimleriyle radikal seküler ideolojinin tarihte gelmiş geçmiş bütün dinlerden daha ölümcül olduğunu göstermiştir. 

Ulema şu şekilde birçok düzlemde saldırıya muhatap olmaktadır. 
1)Alo fetva olarak adlandırılan bir hizmet vermek
2)Seküler bilgi ve dünya hakkında yetersiz olmak
3)İslam'ın özünü ihmal ederek çoğunlukla zamana bağlı hukuki düzenlemelere dayalı dar bir İslam anlayışına sahip olmak

Steven Bruce diyor ki, "Din ancak insanlar Tanrı arasında aracılığın ötesinde bir şeyler yaptığı zaman insanların dikkatlerinde ve siyasetlerinde önemli bir yere sahip olur."

Yenilenme hareketine liderlik edenler çoğunlukla ulema değildir. Yeni İslamcıların çekirdeğini oluşturan insanlar daha ziyade kendi lehini eğitmiş İslamcı entelektüeller ile ulema içindeki tahminen sayıları çok olmayan aykırı tiplerdir. Bunlar yalnızca devlete meydan okumakla kalmamakta tavizkar yada devlete satılmış olarak algıladıkları geleneksel ulemanın temel rolünü de radikalleştirmek istemektedirler.

Gerek din, gerek siyaset tarih boyunca devamlı olarak birbirlerini istismar etmişlerdir. Gerçekten de siyaset din gibi güçlü bir harekete geçirici kuvvet karşısında nasıl kayıtsız kalabilir?

Gerçekten de siyasal İslam denen araç genel olarak İslam dünyasında siyaseti anlamanın en iyi yollarındna biri olabilir. Müslüman toplumların Marksist, sosyalist, milliyetçi, hatta demokratik siyasetini izlemekten çok daha fazla şey ortaya koyan bir araçtır bu. Bunun nedeni basittir: İslam Müslüman toplumun günlük yaşamını ve siyasal kültürünü diğer tüm ideolojik veya kavramsal dinamiklerden daha derin bir şekilde kuşatmaktadır.

Amerika bugün sanayileşmiş dünyanın en dindar ülkesi durumundadır. Açıkça dinsel terimlerle ifade edilmeseler bile Amerikan siyasetinin en hararetli tartışma konuları tam da dinsel duyarlılıklarla ilgili konulardır. Söz kürtajı ötenazi, cinsellik anlayışı ve öğretimi, eşlerin birbirini aldatması gibi konulara gelince kamuoyu hemen karşıt saflara ayrılmaktadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder