8 Nisan 2016 Cuma

YOKSULLUK KİTABI / MUSTAFA KUTLU

İşçiler direndiler, çalışma saatlerini azaltıp "boş vakit" edindiler. Ancak hayatın (üretimin) temposu o kadar hızlanmıştı ki, bunun bedeli aynı hızla tüketerek karşılanıyordu. 

Ve şimdi artık o peşinde koşulan "boş zaman" tıkabasa doldurulmak için (moda tabiri ile dolu dolu yaşanmak için) bir çırpınma başladı.

Makinalar ev kadının işlerini az zamanda kotarmasını sağlıyor, lakin o spor salonundan kuaföre, moda derfilesinden akşamki konsere, o mağazadan bu mağazaya koşuyor, bu koşuşturmanın stresini atmak için uzak doğu öğretilerine başvuruyor, terapilere katılıyor.

Bergson şöyle diyordu: "Zaman ancak arka planla geçmeyen bir şey olduğu sürece geçer. Süreyi ancak müzik ve anlatıya can veren şeylerle hissedebiliriz. Mola ve yavaşlık." Cedlerimiz söylemiş zaten:
Erişir menzil-i maksuduna aheste giden

"Kuvvetli diye hür olana önce nefsine karşı bağımsız olana sonra da herkese ve bütün dünyaya karşı bağımsız olarak davranabilen insana derler." Nurettin Topçu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder