15 Nisan 2016 Cuma

ÜÇ NOKTANIN SÖYLEDİĞİ/ AHMET TURAN ALKAN

Mizah yazarlarımızıdan biri Türkiye'de mizah yapmanın hiç de güç olmadığını söylemişti. Haklıymış! Bodrum Körfezi'ni çöplerden temizleme kampanyası açan entel amca ve teyzelerin yaptığı da mizahın dik alası değil mi? Bodrum'un çöplerini Toroslar'In aarka yakasına dökebilseler uykuları kaçmayacak.

Ali Şeriati'ye göre insanın tarımı öğrenmesi hayatında içinde yaşadığı toplumda ve bütün düzende köklü değişikliklere yol açmıştır. "Bence bu devrimle birlikte ortaya yeni bir insan çıktı. Güçlğ ve kötü bir insan. Böylece medneiyet ve farklılaşma dönemi başladı." Çünkü tarım, ürünün paylaştırılması, miras, mülkiyet, kanun ve kölelik gibi kurumları gerekli kılıyordu.

Bir lüp alıp içtiğimiz suya bakarsan, onun göze görünmeyen küçük kurtlarla dolu olduğunu görürmüşsün. Kurtları görecek ve suyu içmeyeceksin. İçmeyeceksin de susuzluktan gebereceksin! Lüpü kır, kır da namussuz kurtlar hemen kaybolsun. Sen de suyu içip serinle. (Zorba Kazancakis)

Osmanlı şehirlerinde mezarlık şehrin kenarında veya dışında dğeil, içinde, hemen hayatın yanıbaşındadır. Cami ve mescid hazirelerine ilaveten plan fikrine aldırış etmeden teşekkül eden eski şehirlerde mezarlık, hamam, çarşı, bedesten gibi şehir gündeliği paylaşan unsurlardan biridir. 

Alamını kalbinde tutup kimseye açma
Zira elemin zikri de başka elemdir.

Yeni kahramanlığın temel ölçüsü daima çok kazanmak ve hep başarılı kalmaktır. Bu vahşi kavga içinde, hakşinaslık, yardımseverlik ve düşene el uzatmak bir zaaf alametidir. Modern hayatta kahramanlık "etik"i içine ancak para doldurabileceğiniz bir banka defteri kadar cılızlaşmıştır.

Melal, inkisar, keder, mihnet, eza, cefa, tahammül, meşakkat, endişe, bezginlik, üzgünlük, sıkıntı, perişanlık, öfke, hasret, feragat, hüsran diye bilinen bir takım kelimeler kardo fazlalığı sebebiyle emekliye sevk edilmiş olup, hepsinin yerine kaim olmak üzere binbir fedakarlıkla ithal edilmiş bulunan stres işleme konulmuştur. İhtiyaç sahiplerine saygıyla duyurulur.

Bu "okumuş çocuklar" bizim ikiyüz senedir başımıza gelen en kaçınılmaz tabi felakattir. Yumurtadan çıkıp da kabuğunu beğenmeyen taifesidir bunlar. Ünvanlarını pek severler, oturdukları evin kapısına, mektupların altına ve zarfların üstüne ünvanlarını yazmaktan vahşi bir zevk duyarlar. İmtiyazlı muamele görmeye bayılır, cümle alemin kendilerini onore etmek için halkedildiğine kail olurlar. Çoğunun inanç altyapısı çürüktür, buna rağmen onlar bu çüürklüğü batıl itikadla yada dini ritüellerin zahmetsiz kısımnlarına katılmakla telafi ederler. Başörtü meselesinde öğrencilerine düşman gibi davranırken, cici arabalarının dikiz aynasına nazarlık takmayı ihmal etmezler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder