12 Nisan 2016 Salı

TERS LALE /EDİSYON

Trajedi, birey söz konusu olunca trajedidir. Yani asla yerine yenisi konulamayan, yenilemeyen, eşi benzeri olmayan birey söz konusu olunca onu kaybetmek trajedidir. Böyle edepsiz bir üretim ve tüketime kapılabilmek için yeryüzünü ve diğer bütüncanlıları adeta yosun gibi görüyor olmanız lazım. 

Medeni insan tedarikli olandır. Buğdayın hepsini yutup tohumu bırakmayana medeni denmez. Peki kim yarınını düşünmeden çevresini perilan eder? Bunu ancak vahşi yapar. İşin farkında olmayanlar yapar. Şimdi bu nasıl bir Batı medeniyetidir ki, kendine hem medeniyet der, hem de bir gezegeni yok etmek pahasına edepsiz bir üretim ve tüketim yürütür?

Neden Türkler'den kapitalist çıkmaz? Biz hala helal kavramını bilen bir ulusuz. Eğer siz iflas eden yan komşunuzun mallarını yasal hakkınız olduğu halde içiniz burkulmadan satın alamıyorsanız, bir şey sizi durduruyor demektir. ...dünyanın geleceği için olması gereken de budur. 

Zeka özgür bırakıldığı zama şerre bükülüyor. Şerre bükülmemesi mümkün değil, bunu önleyecek tek şey ahlak, etik. Bütün dünya tecrübesi bunu gösterdi. Bakın 19. yüzyıl Sanayi devrimi, aklın, bilimin, rasyonel insanın adam öldürmeyeceği zannediliyordu. Hayır öyle değil, yani rasyonalite felaketi kurtarmıyor.  (Alev Alatlı)

Bir takım kasaba zihniyetli insan, Osmanlıca eskimiş, Arapça Farsça atılması gereken bir dil diyerek, Amerika'ya  gideriz, ondan sonra döndüğümüz zaman, yarı İngilizce yarı Türkçe konuşan bir insan tipi ortaya çıkıyor. Milliyetçilik demek içine kapanmak değil, milliyetçilik dünyaya açılmaktır. Dünyayı bileceksin ki, kendine daha yii dönesin. (İlber Ortaylı)

Bir ülkenin kirlenebilmesi için adam başına düşen geliri, beşbin doların üstünde olması gerekirmiş. Batılılar biz gelişmeyelim, nükleer olmayalım diye bir sürü propaganda yapıyorlar, saftirik saftirik bunları yutuyoruz.

Lamartine'in söylediği hikaye, "Batı, önce seni kültürsüzleştiriyor. Senin kendi kültürüne inancını yok ediyor. Senin kendi kültürüne inancın olmayınca o ne derse ona inanıyorsun. O da sana yalan söylüyor, kendi işine yarayanı. Sen de kaz gibi inanıyorsun. (Attila İlhan)

Avrupa diye bir şey yok, dökülüyor garibanlar. Senede bir orada konuşma yapıyorum. Adamlar çağırıyorlar, ağlaşıyorlar: "Bizi de bombalayacaklar, dünya harbi çıkacak. Gençliğimiz şöyle oldu falan."Biz de "Merak etmeyin, her yerde bunlar oluyor, hep beraber hallederiz"diyerek onları şevklendiriyoruz. 

Bir ülke, bir millet tarih sahnesinden silineceği zaman önce adını sanını dünya kamuoyunda silerler. sonra canları istediği zaman "bundan böyle bu ülke yoktur" deyiverirler.

Kendine güvenen yumuşak anlatır, susup kalmak, bağırıp çağırmak da güvensizlik alametidir. ( Oktay Sinanoğlu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder