18 Haziran 2016 Cumartesi

YALNIZIZ / PEYAMİ SAFA

Tahsil denen şey, hayatımızda on beş seneden fazla süren bir hastalıktır ve mektepten kaçmaktan başka ilacı yoktur.(Besim)

İş hayatından daha büyük mektep, tecrübeden daha büyük ders, ihtiyaçtan daha büyük mürebbi, tecessüsten daha büyük öğretmen, muvaffakiyetten daha büyük diploma olur mu?(Besim)

Bence bütün mesele, insanın umumi kültürünü ve meslek bilgilerini ihtiyaçlarına ve istidadına göre hazırlamasının yolunu kendisine göstermek ve vasıtalarını vermektir. Müfredat programlarının ezici yükü altında bunalan şimdiki mekteplerde her çocuğun ayrı ihtiyaç ve istidadı hesaba katılmaz. Talebe ders çalışmaktan ve imtihana hazırlanmaktan şahsi araştırmalara da vakit ve enerji bulamıyor. Halis kültürü de meslek bilgisini de bu şahsi araştırmalar verir.(Samim)

Bizim gibi mirasyediler için, geceleri kitap okumak,gündüzleri gevezelik etmek için lazımdır. Fakat züğürtlerin bütün felaketleri alfabeden başlar.(Besim)

Çocuk zekasının programlardaki suni tasniflere ve bölümlere zıt bir gelişme seyri takip ettiği bilindikten sonra, bugünkü okulların birer zeka mezbahası oldukları anlaşılmıştır. (Samim)

Fakat az yemenin vücuda verdiği hafifliğin, zekaya verdiği çeviklik ve derinliğin....

Septisemi, verem, kanser, bunlar hep boş lakırdıdır. İnsanı yalnız bir illet öldürür: Sıkıntı. Öteki hastalıklar bunun vücuttaki çeşitli görünüşleridir.

Birçok hastalıkların sebebini hastanın vücudundan evvel hayatında aramak lazımdır. Yani hastalık çok defa kaderin aksiliklerine kaşrı ruhun ve onun peşinden vücudun isyanıdır. (Tournier'in nazariyesi)

İşsiz kalmak çok defa tembelliğin, ahlaksızlığın, beceriksizliğin cezası değil midir? Sendikalar veya sosyalist devlet bu cezayı mükafaata çeviriyor ve işsizi besliyor. (Besim)

Çırpınmak ve çabalamak batmaktır, haykırmak boğulmak. Sakin ol, kendini bırak. Emin ol. Batmayacağına selamete çıkacağına emin ol. (Besim)

İnsana kendi kendisinin üstüne çıkmak zevkini veren sevgi yalnız analık aşkından ibaret değildir. Hürriyet ve menfaatlerimizi başka ruhlarla kaynaşmak için de feda ederiz. Bunda nesli devam ettirmek gibi hayvanca bir gaye de yoktur.

İnsanın içi rahat olmazsa hayatın zevki yoktur.

İnsan ya geleneklere karşı koyup açık ve cesur yaşaması yahut da inandığı bazı kıymetler varsa, onlar için fedakarlık yapmalı. En çirkin şey ikisine birden sahip çıkan mürailiktir. 

Unutmak için en iyi çare unutmaya çalışmamaktır.

Namussuzluk müstesna imiş ki, namussuzluk dile düşüyor. Herkes böyle deme, küçük hanım. Herkes böyle olsaydı, namusluların hikayesi dilden dile gezerdi. Onlar müstesna olurdu. 

...başında oturuyorum hep. Benimle çok konuşmuyor ama memnun oluyor. Çünkü bir hasta kendisiyle beraber ıstırap çekilmesini ister, değil mi? Tabii bir egoizm bu. Istırabı bölünüyor ve azalıyormuş gibi...

Herkes hafızasındna şikayet eder, muhakemesinden şikayet eden yoktur. (La Rochefoucald)

İntiharından evvel yazdığı mektupta sükun ihtiyacının insana mezarın bütün dehşetini nasıl unutturduğunu yazmıştı kızcağız.

İkincilerimize hakim olduğumuz nispette insanız. Hepimizin ruhunda en az bir katil, birkaç hırsız bir sürü yalancı, iftiracı ve sayısız can, mal, ırz düşmanı var. Bunları hapsediyoruz. Yoksa kim adam öldürmez, çalmaz, iftira atmaz, ev bark yıkmaz?

Simerenya...Öyle bir dünyanın hasreti imkanının delili değil miydi? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder