2 Haziran 2016 Perşembe

YÜZLEŞME / ABDULAZİZ TANTİK

Düşünmeyi yük sayan bir anlayışın yok edilme planlarına olan desteklerimizi yürekten sunmalıyız.

İnandığı değerleri bir ahlaki misyon ile desteklemeden başkaları için bir örneklik teşkil edilemeyeceğini bilincimizin derinliklerinde kavramalıyız. Kişi kendisi ne kadar inandığı değerleri canlı yaşayan biri haline dönüşürse o kadar başka kişiler için örneklik düzeyi oluşturur.

İslam coğrafyasında meydana gelen krizi sadece Batı'nın "emperyal rövanşı"na bağlamak, kendi hatasını örtbas etmek için suçu Adem'in topraktan yaratılmasını neden göstererek üzerinden atmaya çalışan şeytandan farkımız kalmaz.

İnsan olmanın en önemli tarafı kavram sahibi olmaktır.

Farkında olmak, bilgiye talip olmak, düşünmek, tefekkür etmek, eylemlilik sahibi olmak, korkuyu öldürmek ve sevgiye yönelmek, Allah'ın sevgisinin tüm benliği doldurması, hayatın tümünün bir imtihan vesilesi olduğunu hatırdan çıkarmamak ve Kur'an'i deyimle ahirete kesin bir güvenle iman etmek, Müslümanlarla birlikte olmayı bir iman vecibesi kabul ederek bundan sonraki hayatını buna göre düzenlemek bize çözüm yollarını açacaktır.

Peygamberliğin dışındaki temsiliyetin mutlaktığından bahsetmek mümkün olmadığı gibi, ahlaki açıdan müminlerin bir temsiliyet mükellefiyeti olduğunu teslim etmek doğru bir davranış olur.

Batı'da akıl hayatın kaynağıdır
Doğu'da aşk hayatın temeli
Akıl hakikati aşk ile tanır
Ve akıl, aşkın işlerine istikrar kazandırır
Yüksel ve yeni bir dünyanın temellerini at
Aklı ve aşkı birleştir (Muhammed İkbal)

Eğer İslamcılık bir değerlenişe sahip olmak istiyorsa öncelikle bir eğitim sistemine ve anlayışına, algısına dair bakış açısına sahip olmalıdır.

...okumayı bir zül addedenlerin ve bilgi ile uğraşanları "entel" diyerek küçümseyenlerin ortaya koyabilecekleri hiçbir şey yoktur.

Bilgide derinlik, kitap okuyarak değil, bir bilenin önünde diz çökerek işin usülünü, temelini ve püf noktalarını öğrenmek ve geliştirerek sürdürmek eğilimini toplumsal bir kabule dönüştürmenin yollarını bulmak gerekir.

Zamanı olmayanın bilgisi de olmaz.

Gerçek değişir, toplum değişir. Herhangi bir zamanda hiçbir şey artarda değildir. Her şey, hatta geçmiş olan bile şimdinin olgusudur. Ve şimdi ki zamanda her birimiz ister istemez kendi arka planımızın, aldığımız eğitimin, kişiliğimi ve sosyal rolümüzün ve içinde hareket ettiğimiz sosyal baskı unsurlarının ürünüyüz. (Wallerstein)

Amacımızın gerçek anlamda Allah'ın razı olacağı bir hayatı yaşamak olan müminler olarak can vermek olduğunu hatırlamak/hatırlatmak gerekir.

Başkalarının Müslümanlığının bekçiliğinden kendi Müslümanlığımızı unutmuş durumdayız.

Duruş ahlaki olursa, tavır anlam kazanır.

Nefsine yenik düşme insani durumdur. Bu yenik düşmeyi engelleme için kardeşlerin kendi aralarında yardımlaşmalarından daha doğal bir şey yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder