26 Ağustos 2015 Çarşamba

DİRENİŞ ÖYKÜLERİ / CİHAD ER RECBİ

Kim demiş vatanı sevmek için elle de içinde doğmak gerekir diye? Eğer gurbetin bizde farklı bir kimlik yarattığını zannediyorsan aptalsın sen! Çünkü biz içinde doğacağımız bir vatan bulamazsak içimizde doğururuz onu!

Filistin günleri kaplumbağa gibi yürür, eşyaya derinden bakar, mesafe ne kadar uzarsa uzasın ve zamanın çizgileri ne kadar değişirse değişsin mutlaka hedefine varacağını bilir.

İnan bana. Onların o küçük taşlarının böyle bir güce sahip olduğunu bilmezdim. Fakat asıl güç onların gözlerinde saklı. Tozlar korkutmuyor gözlerini.

Daima taktığı ve sahip olduğu en değerli şey olduğuna inandığı gerdanlığını çıkarıp küçük direnişçinin boynuna astı ve hüzünle baktı ona. Çocuk da Keti'nin gözlerinden kaçırdı. Yere doğru eğildi, küçük bir taş alıp ona verdi. Onun da en değerli hediyesi buydu işte.

Tarihi ancak güçlüler yazabilir, tek başlarına gölgede oturanlar ise o tarihi okurlar sadece.

Eğer vatan herhangi bir şeye benzeseydi, onun için ölmezdik.

Namaz müthiş bir şey! Dertlerini korkusuzca atabilmen, başını koyduğun yeri ıslatacak kadar ağlaman. Allah'ın nimetlerinin başka bir rengi bu. Sabra davet eder seni, gökyüzünü namazına ve niyazına uzantı olsun için, gözlerine gazabı ekmek için.

Bizden başka kim, karşılığında ihanet gördüğü bir sabırla düşmanına karşı koymuştur ki? Kim var ki bizden başka, hakikatin bedeninden çirkin vehimler dokuyarak onu tek başına ve sabırla koruyan?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder