22 Ağustos 2015 Cumartesi

DOST DOST DİYE / EMİNE IŞINSU

Öğrendik, başı çeken İblis olmuş, Adem'i kışkırtmış. Öğrendik ilk suç onun yüzünden işlenmiş. Kabil, Habil'i öldürmüş. Çok çok eski fakat eskimeyen bir duygu. Ve öyle ilkel ki çocukta ve hayvanda var.

Sabretmek, denize kavuşmak için yola çıkan ırmak gibi. Sabretmek, toprağa atılan tohum gibi. Sabretmek, meyvaya duran ağaç gibi...Sessiz, şikayetsiz, derinden derine bir gayret, çalışma ve elbet umutla. Ve neşe ile çünkü sabır, açacak çiçeğin kokusunu önceden duyabilmektir...duymak isteyene. Sabrın içinde olmalı neşe ve umut... Eğer eksikse bunlar benim, senin, onun sabrında o yaşadığımız sabır değil, sadece bir çöküş, bir yıkılıştır.

Tıynetimizde acele varsa, sabrın tohumları da vardır, çünkü tohum atılmadan mahsul beklenmez. Yaratan yarattığından sabır beklemekte.

Nefsin madde arzusu uyanmaya başlamıştır. Derken, alınan yaşlarla beraber, katlanıp büyüyerek çeşitli isteklere yönelir. Tutku olur. Madde caziptir, nasıl olmasın ki, beden maddi, dünya maddi.

Ve açlık devam eder. Hiçbirini elde edemezse açtır, işin tuhafı tümüne kavuşsa yine açtır.

Kur'an'ı Kerim her kişinin içinde bulunduğu akıl ve gönül seviyesine göre açılır, genişler, derinleşir.

Dr. Scot Perk: "Ruhsal tekamülün ayrılmaz bir parçası da eski benliğinden vazgeçmektir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder