18 Ağustos 2015 Salı

IŞIK DOĞUDAN GELİR / CEMİL MERİÇ

İhvan, hakikatin tek olduğuna ve hiç kimsenin tekelinde olamayacağına inanırlar. Allah hakikati bütün insanlara vahy etmiştir. Hristiyanlara da, Müslümanlara da, siyasilere de, beyazlara da. Risale yazarlarına göre bireycilik şaşkınların ve hataların kaynağıdır.

İslamın kainat telakkisi aydınlık olarak tanındıktan sonradır ki Müslümanlar yabancı ilimlerin unsurlarını benimseyebilir ve kendi irfanlarıyla kaynaştırabilirler. Tabii kendi dünya görüşleriyle uyuştuğu ölçüde. İslam dünyası şimdiye kadar kucağında yaşadığı alemi tanımak ihtiyacında değildi. Şimdi modern ilimlerin meydan okuyuşu ile karşı karşıyadır. Bu ilimler taban tabana zıt bir dünya görüşünün meyvesidirler.

İnsan bu dünya üzerinde bir mahpustur. Dünya zindanından bilgi sayesinde kurtulabilir ancak. Gaye, kainatın büyük nizamını ve güzelliğini göz önüne sererek okuyucunun ruhundaki düğümleri çözmek ve ona maddi yaşayışın ötesine geçmek imkanını sağlamaktır.

Bütün büyük kültürlerin aynı şekilde kabul ettiği, aynı tarzda da anladığı, aynı yönde yorumladığı hiçbir inanç veya değer yoktur. Hiçbir kültür bütünüyle iktibas edilemez. Bir kültürün unsurları başka bir kültür için ancak malzeme olarak kullanılabilir. Yaşayan her kültür, yabancı kültürlere kapalıdır. Yalnız kendini anlayabilir, yalnız kendi insanları tarafından anlaşılabilir.

Bütün varlıkların doğrudan illeti Cenab-ı Hakk'dır. Ateş mahiyeti icabı yanmaz. Cenab-ı Hakk'ın iradesi öyle olduğu için yanar. Kaldı ki bize "tabiat kanunları" gibi görünen adet-i İlahiye'dir.

İnsan aklı, ilahi aklın bir lemasıdır. Sıhhatte ve dengeli olduğu zaman mümini inkara değil, tevhide götürür. Ancak tutkular dengeyi bozduğu ve görüş ufkunu kararttığı zaman onu delalete sürükleyebilir. Demek ki, dış engellerle kösteklenmeyen akıl, kelimenin bugünkü manasıyla rasyonalizme sevk etmez insanı. Rasyonalizm, beşer idrakini aşan her prensibi reddeder.

Çağımızın özelliği, eski inanç biçimleri ile felsefi zihniyet arasındaki kavgadır. Dinlerin yerini alabilecek yeni bir felsefe kurulamadı...
Sermaye ile emek, hala iki düşman kardeş, amaç onları barıştırmak.

Safa kardeşlerin ideal insan tarifi "Ahlakça kamil insan doğu İranlıdır, imanca Arap, terbiyece Iraklı, zekaca İbrani, bir İsa tilmizinin siyretine sahip, Suriyeli bir keşiş kadar dini bütün, ilim dedin mi Yunanlıya eşit,bir Hintli gibi cümle esrara aşina ve sonunda bir sofi ahlakı."

Arap alemi için halledilmesi gereken dava, kendi kalarak değişmek yani hem milli kıymetleri korumak hem de yaratıcılık. Davanın özü, kendini aşma diyalektiği.

Mutlak hakikat olan Allah'a varmak için akıl ve aşk iki ayrı yoldur. Birincisi medresenin, ikincisi tarikatın yoludur. Mutasavvıflara göre, akıl gönlü aşktan ayırmak ister, gönül ise aklı bırakıp aşka uy der. Aşık olan aklı dinlemez.

Çok kere Bible'i İncil diye çeviriyorlar. Oysa Yahudilerin mukaddes yazılarını bir araya toplayan Bible'de Hristiyanların kutsal kitabı olan İncillerle havarilerin işleri ve resullerin mektupları çok küçük bir hacim tutar. İncil "iyi haber" anlamına gelen Yunanca Evanjelüs'den alınmıştır.

Varlığın özü akıl. Ama insanı yöneten o değil. İfratla tefrit. Akla kulaklarını tıkamak veya yalnız aklı dinlemek. Hazzın kölesi olan ruh akla düşman kesilir. (Bousset) Tanrının eserlerine kusur bulmak aklımızın haddi değil.

Erasmus "İnsanlar deli olmakta çok haklılar. Mesela Sokrates günün birinde akıllı olmaya kalktı. Baldıran zehrini içmeye mecbur bırakıldı. Aşk nedir? Cinnet. Kadın nedir? Gülünç, fakat büyüleyici bir varlık. Cinnetin şaheseri. Demek ki kadın olmazsa aşk da olmaz, aile de olmaz ve dünyanın sonu gelirdi."der.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder