Aşk her şeyden evvel hissi bir alışkanlıktır. Gözlerimiz belli bir güzelin yüzüne alışır, muhayyilemiz belli bir hava içinde sarılı kalır, kalbimiz yalnız bir sesin bir ismin tiryakisi olur ve işte, bunu değiştirmek zorunluğu baş gösterince insan kendisini çırılçıplak soyulup evinden sokağa atılmış, kimsesiz, avare yaşamaya mahkum olmuş hisseder.
...bundan sonra Türklerle iyi geçinmek siyasetine eğilmemizi emrediyor. Lakin bu demek değildir ki, Türklere samimi bir sevgiyle bağlandım. Hayır, aziz anneciğim böyle bir propagandaya hiçbir iyi İngiliz'in kalbi uymaz. Aslan veya kaplan cinsinden bir yırtıcı mahluku kırbaçla, sopayla, demirle zapt edemediğimiz ve yatıştıramadığımız yerde, bilgili okşamalarla büyülememizin imkanı vardır.
Sami Bey, Tanzimat devrinin meydana attığı o biçim alafranga Türklerdendir ki, Türkten başka her milletin gücüne inanırlar ve Türklere ait meselelerin mutlaka başkaları tarafından halledilebileceği fikrindedirler.
Nişantaşı'nın ve Şişli'nin çoğu şuh ve genç kadınları hanım ninelerin bol ve siyah çarşafları içinde yüzleri kalın peçelerle örtülü sarılmış, bohçalanmış birer gümrükten eşya haline giriverdiler. Bu kadınlar da mukaddes vatan kapısının anahtarlarıyla bir oyuncak gibi oynayan ve namuslarını yok pahasına yabancılara satan birtakım beyinsiz mahluklardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder