25 Ağustos 2015 Salı

YER ALTINDAN NOTLAR / DOSTOYEVSKİ

İnsanın uğrunda denizler aştığı, hayatını tükettiği hedefi, iki kere iki dörttür, ama öte yandan insanın korkusu bu hedefe ulaşmaktır. Çünkü ulaştığı an hedefsiz kalacağının bilincindedir. İnsan hedefe ilerlemeyi sever, ulaşmayı değil.

Her şeyin tam anlamıyla farkında olmak bir hastalıktır, hem de tümüyle gerçek bir hastalık. İnsan için gündelik hayata dair yalınkat bir anlama gücü, şu on dokuzuncu yüzyıl aydının payına düşen anlayışın yarısı hatta dörtte biri bile yeterlidir.

Aklım nereye kadar gidebilir? Akıl ancak öğrenebildiğini bilir. (Bazı şeyleri hiçbir zaman öğrenemeyecektir belki de...)

Tam anlamıyla anlama gücüne sahip bir insan hiç kendine saygı duyabilir mi?

Tembelliğin ve bir şey yapmamanın verdiği can sıkıntısı beni eziyordu. Bunun sonucu da haylazlığa yöneliyordum. Zaten bu haylazlık, bilincin doğal ürünü olan tembellikten başka nedir ki?

İnsanlar yeryüzünde doğa kanunları olduğunu ve bütün hareketlerinin kendi kişisel istekleriyle değil de doğa kanunlarıyla meydana geldiğini anlayacaklardır. Şimdi karşımızdaki tek sorun, bu doğa kanunlarını keşfetmektir. Böylece insan hareketlerinden sorumlu olmayacak ve hayat onun için kolay hale gelecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder