Tarihin felsefenin önüne geçtiğini, felsefenin ve anlama yönteminin yaşanan sıkıntılar ve trajediler sayesinde son derece ağır bir tempo ile tekevvün ettiğini sıradan insanların felsefecilerden önce değişime uğradığını yada felsefecilerin toplumu yönlendirmediklerini, sadece toplumu geriden izleyip ona uyduklarını anlatmak istiyorum.
Sömürgeleşmeye, sömürülmeye müsait olmaktır asıl problem. Sorun başkasından değil,kişinin kendisinden kaynaklanmaktadır. ( Malik bin Nebi)
Demokrasi sömürgecilik yaratmıştır. Zira sömürgecilik medeniyet dağıtıcılığı ve insan hakları savunuculuğu görevi yapmaktadır. Ancak insan haklarını derken o sadece beyaz insanın haklarını savunur. Yani doğuştan malik olan ve ebediyete kadar malik kalacak olan insanın haklarını.
Zulmün nefse nispet edilmesi, çok ilgi çekici bir anlatım biçimiyle, Kur'an'da çok yaygın olarak kullanılmıştır.
Şu yaşadığımız apaçık belalar, felaketler, çekmek zorunda kaldığımız onca ziyanlar ve altında ezildiğimiz işkenceler, bunların hepsi iman cevherinde meydana gelen belirsizlikten, bulanıklıktan, karmaşıklıktan ve şaibeden kaynaklanmaktadır.
Kuşkusuz Arap dünyasına bilgi, bilim ve bilincin artırılması yönünde atılan her adım, modern yada eski savaş uçakları satın almaktan daha çok yararımızadır.
Biz ödevlerimizi gereği gibi yerine getirdiğimiz zaman, mutlaka haklarımızı bulacağız. Eğer bu haklar yeryüzünde bulunmazsa mutlaka gökten indirilecektir. (Malik bin Nebi)
Haklarını isteyip ödevini yerine getirmeyen kimseye kim hakkını verecektir?
peygamberler zengin,fakir, bilgili, bilgisiz her kesimden insana hitap ediyor, onlarla konuşabiliyorlardı. Felsefecilerse yalnızca kendilerine benzeyen az sayıda entelektüel ile iletişim kurabiliyorlardı. (Arnold Toynbee)
İnsanlar uzun süre birlikte yaşamaları ve hayata geçirmeleri durumunda ancak benimsedikleri kavramları içselleştirebilirler, kavramlar benliklerinde kökleşir, sağlamlaşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder