7 Eylül 2015 Pazartesi

İSLAM / İSMAİL FARUKİ

İslami görüşe göre insanoğlu günah işlemekten çok kurtuluşa ermeye ve felah bulmaya eğimli bir yapıdadır.

İslam insanoğlunun sadece iman etmesiyle hiçbir amelde bulunmadan dinin hedef ittihaz ettiği huzur ve mutluluğa ulaşabildiğini kabul etmez. Kişi imanın gereklerini amelleriyle göstermelidir. İman kişiyi salih ameller işlemeye itebilir de itmeyebilir de.

Müslüman tüm hayatını Allah yolunda harcamalıdır. Bu ölçü, bir kimsenin kendi kendini disipline etmesi, tabiat kanunlarını keşfedip anlaması, hayatın nimetlerinden Allah'ın rızası dairesinde ilahi örneğe uygun biçimde daha kolay ve yeterli şekilde istifade etmesini sağlar.  ...İslami bir hayatı yaşamak aynı zamanda birçok riski ve tehlikeyi de göze almak anlamına gelmektedir.

Zekatın iki yönlü hedefi vardır. Birincisi, servet sahiplerini bu zenginliklerinin ancak fakir olan kişilerin geçimlerini ve hayatlarını temin etmekle tadil edileceğini salık vererek onları ikna eder. İkincisi, hemcinslerinin ihtiyaçlarını temin etmek suretiyle onların, kendi kendilerini talihsiz ve bedbaht olarak addetmelerine engel olmuş olur.

Bile bile kendini yemek ve seks arzusundan alıkoymak, kişi ve gruplarda kaçınılmaz olan ölüm düşüncesini harekete geçirir. Ölümün kaçınılmaz bir gerçek olduğunun şuurunda olmak ise, kişi ve gruplara bu konudaki düşünce ve şuurlarını harekete geçirmek için daha geniş imkanlar verdiği gibi, onları yaşam direnişi uğrunda yeni bir mücadeleye sürükler.

İslam'ın din görüşü, vahyin ve dolayısıyla Kur'an'ın bizzat kendisinden oluşuyordu. İşte bu İslam'ın neden ayrıca bir din tarihine sahip olmadığını, onun bir din olarak kendi tarihinin bir formasyonu olduğunu ortaya koymaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder