16 Eylül 2015 Çarşamba

TAŞLARI YEMEK YASAK / İSMET ÖZEL

"Eğer sosyal adalet ve sosyalizm istiyorsanız asıl sosyal adalet ve sosyalist ilkeler İslam'dadır."denildiği zaman artık İslam'dan vazgeçilmiş ve başka bir hedefe bel bağlanmış olur.

"Temizlik imandandır." Böyle bir ibareyi yazıp asma emrini veren yetkilinin meselesinin hiç de iman olmadığı sadece bu sözü geçen alanda temizliğe riayeti temin gayretinde olduğu besbellidir. Bu küçük örneğin gösterdiği İslami bir mazeret ve gayri İslami bir yapı arasındaki ilişki bütün insan faaliyet alanlarında kendini göstermektedir.

Bize uyanmamızı söyleyenler zımnen uyduğumuzu da dile getirdikleri için bizim için pek sevimli olmazlar.  Ama bize düşüncelerimizin uyanık, kendimizin de aydınlanmış bulunduğunu ima eden veya açıkça söyleyen herkes hoşumuza gider. Çünkü önümüzde girişmemiz gereken bir zahmet, çekmemiz gereken bir sıkıntı yoktur.

Bütün insanlığın sorumluluğu neden benim omuzlarımda olsun diyeceksiniz, ben de sizi Müslüman olarak hesaba katmamız nasıl mümkün olacak diyeceğim.

Batının üstünlüğü ile İslam'ın üstünlüğü birbirleriyle karşılaştırılabilir aynı türden üstünlükler değildir. Batı bütün üstünlüğünü kaba kuvvete borçludur. Buna çağımızda teknoloji adı da verilebilir. İslam toplumları güçlerini yalnızca hayata verdikleri anlamdan ve bu anlamın uzantısı sayılan insan ilişkilerinden almışlardı.

Avrupa'da özü bozulmuş bir Hristiyanlık hüküm sürmekteyken Orta ve Güney Amerika yerlilerini, zenci köleleri ve Afrikalıları Hristiyanlaştırmak bir inancı yaymak amacını gütmeksizin yalnızca Beyaz Batının boyunduruğunu sağlamlaştırmak için bir mazeret ve bahane olarak kullanıldı.

Aklı başında olmak...baş kelimesi, öz varlık, insanın zatı anlamındadır. Yani aklı başında sözü, aklı ile özü aynı titreşimlerle işlemektedir demeye gelir. Aklımızın başımızda olması insanın nihai iyinin, nihai doğrunun ne olduğu hususunda yeterli bilgilere sahip olmasıyla mümkündür.

Ahaliden kişiler sadece kendi başlarına bir bela gelince düşünürler. Bütün insanların bir milletin başına gelen belayı düşünmek, insanlığın, toplumun kanayan yarasını görmek, insanlar için insanlardan önce yola çıkmak sadece bilginlerin, sanatçıların, düşünce ve aksiyon erlerinin payına düşmüştür.

Özgürlük kelimesi bize "öz"ün "gür"lüğünden söz ediyor. Halis olana, cevhere öz deriz. Bir şeyin gür olması demek, onunla bollukla ve güçlü olarak çıkıp fışkırması demektir. Yani özgürlük insan olarak aslımızda bizim halis cevherimizde, fıtratımızda bulunan şeyin fışkırması, serpilip hayat bulmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder