8 Eylül 2015 Salı

ZİHNİ KARIŞIKLAR İÇİN ALIŞKANLIK REÇETESİ / METİN ÖNAL MENGÜŞOĞLU

Müslümanları kuşatan ve çoğu kez boyunduruğuna alan iki tehlikeyi hatırlayalım: batı ve töre. Düşünüyorum da Batının değerleri, çağdaş değerler, evrensel değerler diyerek insan hakları, demokrasi, laisizm, eşitlik gibi kavramlara itibar eden Müslümanlara şaşıyorum. Vahyin diline aşina bir mümin böylesine içi boş yahut pagan ilkelliklerle dolu söylemlerin sarhoşluğuyla uysallaşır ve uyuklar mı hiç?

Neredeyse düşünür sayılabilmek için birkaç noktada vahye ters düşmek gerekiyor sanki. Ve sanki düşünürlük sıfatı başkaldırıyla başlıyor.

Liberallere yaklaşan, solculara hoş görünmeye çalışan Müslüman, onlara yaklaşırken kimlerden uzaklaştığını yeniden düşün!

Tesbihatlarınızı evinize saklasanız? Orada dilediğiniz kadar yapsanız? Ama mescitlerde, kardeşlerinizle omuz omuza iken birbirinizin dertlerini dinleseniz, bunlara ortaklaşa çareler arasanız, bilgi alışverişi yaparak aydınlanmanızı hızlandırsanız, bugünkünden daha sevaplı bir iş yapmış olmaz mısınız? (Resulullah salatı eda ettikten sonra cemaate dönüyordu, işte onun assl öğretisi o zaman başlıyordu.)

"Tanrıya akıl ile değil ancak gönül veya aşk yolu ile varılabilir." Akıl ile gönlü birbirinden ayıran, kopartan bu düalist mantığın İslami bir yönü yoktur.

Dindar insanlar evvela dedelerine ninelerine uyarlar.  ...domuzun bizzat kendisinden nefret etmeyi öğrenirler her şeyden önce.

Siz siz olun amelle başlayıp zihniyet teşekkülünü sonraya atmayın. Çünkü amel bir mükellefiyettir. Bütün ameller bir niyet ve vakit ile mukayyettir. İbadete alıştırmak yerine muhakeme mekanizmasını işletmeyi öğretmek, fikir imalatı etütleri yaptırmak ve ahlaki olgunluğu geliştirmek daha sağlıklıdır.

Amelleri sırf alışkanlık olduğu için yerine getirmek bir fayda vermez.

Tarafsız olamayız. Çünkü biz her vakit Hakk'a taraftarız.

Müminler en müttakisi bile çabalarıyla cenneti hak edemeyeceğini bildiğinden Rabbinin kendisini adaletini de aşan rahmetiyle yarlığamasını diler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder