2 Eylül 2015 Çarşamba

YAVAŞLA / KEMAL SAYAR

Zenginler otoyollardan arabalarıyla, gökyüzünden uçaklarla geçer, fukara televizyonda onların yaşadıkları göz kamaştırıcı hayatları izler. Oysa zenginler için fukara görünmezdir, seyrettikleri hız ve yükseklik, dünyayı daha düşük çözünürlükte görmelerine yol açar.

İçinde bulunduğumuz çağ 'şimdi'yi yaşamamıza fırsat vermiyor, her şey gelecek için yapılıyor.

Çok hızlı giderseniz içinizde olup bitenleri özümseyecek ve onu kendi duyarlılığınızın bir parçası kılacak kadar vaktiniz olmaz.

Hayat, çözülmesi gereken bir sorun değildir.

İçinde yaşadığımız kültür, bize cinnet anında suç işlemenin mümkün olduğunu öğretiyor.

Her şeyin ruhunu kaybettiği bir çağda romanı eğlencelik bir tv dizisinden ayıran özellik kayboluyor ve edebiyat, ruhu ve meselesi olmayan edebi metni oyuncağa çeviren, egoperest oyunbozanların elinde can çekişiyor.

Hayatın her alanında gittikçe daha çok seçim fırsatına sahip olmak, aslında fark ettiğimizden daha çok kaygı yaratıyor. Seçmek zorunda kalmak bazen iradeleri felç ediyor. Bolluk, seçmeye harcanan mesaiyle yakın insan ilişkilerinden çalıyor. Böylece özgürlüğün köleliğine yakalanmış oluyor insan.

Doğunun kadim bilgeliğini iğdiş edip yalapşap reçetelere dönüştüren yüzeysel kitaplar, hayatı anlamakta bize kılavuzluk etmeye kalıyor. Mutlu olmak artık bir yükümlülük.

Çok konuşmak beraberinde sağırlığı getiriyor.

İnternetin insanı dost sıcağından yüz yüze yarenlikten alıkoyan ve yalnızlaştıran bir doğası var. Siberalem televizyondan farklı olarak, bir imgeyi izlediğimiz duygusu yerine bir dünyanın içinde bulunduğumuz yanılsamasına yol açıyor.

Kendimize daha fazla önem verme ihtiyacı duyduğumuzda işlerimizi abartırız.

Hayatta rotamızı şaşırmamak için her zaman belli bir miktar endişe, keder ve yokluğa ihtiyaç duyarız. ( Schopenhauer)

Aşk ortalıkta gösterildiği an, solmaya ve ölmeye yüz tutar. (Hannah Arendt)

Bir insan dini inancı çok kuvvetli olduğu halde hoşgörülü politikalar izleyebilir. 12. yüzyılda Haçlılarla İslam için cansiperane savaşan Selahaddin Avrupa'daki tahammülsüzlükten kaçan Yahudi bilgin İbn Meymun'a sarayında onurlu bir yer bahşetmekte hiç tereddüt etmemişti. 16. yüzyıl başında Roma'da sapkın Giordano Bruno yakılırken, Müslüman olarak doğup Müslüman olarak ölen büyük Moğol hükümdarı Ekber, Agra'da azınlık haklarının yasal statüsü için büyük bir proje yürütüyordu. (Amartya Sen)

Hayat siz planlar yaparken başınıza gelen şeydir. ( John Lennon)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder