7 Temmuz 2015 Salı

1984 / GEORGE ORWELL

Koca ağabeye teşekkür için gösteriler bile olmuştu. Lakin daha dün diye düşündü çikolata tayının haftada yirmi grama indirileceği ilan edilmişti.Üstünden hepsi hepsi 24 saat sonra bunu yutmalarına imkan var mıydı? Evet yutuyorlardı. Parsons, hayvan sersemliğiyle bal gibi yutuyordu, geçen hafta tayının otuz gram olduğunu ima edecek kimseyi arayıp bularak ele vermek arzusu ile tutuşuyordu.

Umumi bir yerde yada telescreen nüfuz çevresi içinde iken düşüncelerinizi başıboş kapıp koyvermek müthiş tehlikeli idi. En ufak şey foyanızı meydana çıkarabilirdi. Yüz sinirlerinin habire oynaması, farkında olmaksızın endişeli duruş, kendi kendinize mırıldanma huyu usul ve adet dışı kalındığı gizlenecek şeyi bulunduğunu hatıra getirecek herhangi bir şey. Ne olursa olsun yüzünüze yakışık almayan ifade takınmak başlı başına cezayı gerektirir bir suçtu. Hatta bunun için yeni dilde bir söz vardı: yüzsuçu.

En amansız düşman insanın kendi sinir cümlesi diye düşündü Winston.

Evlenmede kabul edilen tek maksat parti hizmeti için çocuk peydahlamaktı. Hatta Cinsiyetle Savaş Gençler Birliği gibi kadınlı erkekli tamamıyla bekar kalma davası güden teşkilat vardı. Bütün çocuklar suni tohumlarla peydahlanıp...

Hürlük iki ki daha dört eder deme özgürlüğüdür.
-Gösterdiğim kaç parmak Winston?
-Dört.
-Ya parti dört değil de beştir derse o zaman kaçtır?
-Dört.
Bu söz can acısından nefesi kesilerek sona erdi. Kadranın ibresi elli beşe kadar fırlamıştı. Winston'ın vücudundan baştan aşağı ter boşalmıştı.
-Kaç parmak Winston?
-Dört. Ve ibre atmışa fırlamıştı.

Eski mutfak idarelerinin buyruğu "yapmayacaksın" idi. Şiddetçileirn buyruğu "yapacaksın" idi. Bizim buyruğumuz "sen busun"dur.

Bize karşı koyduğu müddetçe onu asla ortadan kaldıramıyoruz. Ona itikat değiştirtiyor, iç dimağını zaptediyor, kendisine yeni baştan biçim veriyoruz. Ondaki olanca kötülüğü olanca sakat görüşü dağlayıp atıyoruz. Zahiri görünüş olarak değil, hakikaten gönlü ile ruhu ile birlikte onu kendi tarafımıza geçiriyoruz.

Engizisyon düşmanlarını açık açık öldürüyor, hem tövbe dememekte direnirken öldürüyordu. İnsanlar yürekten bağlandıkları insanlarını bırakmadıkları için ölüyorlardı. Bütün şeref kurban edilen mağdurun oluyor, bütün utanç onu yakan engizisyona düşüyordu. Ateşte yaktığı her aykırı itikatlı yerine binlercesi türedi.

...işlediğin ipe sapa gelmez suçlar bizi ilgilendirmez. Bizim vazife edindiğimiz varsa yoksa düşüncedir. Düşmanlarımızı mahvetmekle kalmayıp değiştiririz.

...hiç kimse terk etmek niyetiyle iktidarı ele almaz. İktidar vasıta değil gayedir. İnsan devrimi korumak için diktatörlük kurmaz. Diktatörlüğü kurmak için devrimi yapar.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder