7 Temmuz 2015 Salı

YAĞMURDAN SONRA / CAN DÜNDAR

Baş köşeye oturdu ve annemin çeyizinin en güzel dantelleriyle taçlandırıldı. Çocukluğumun en güzel saatlerini çaldı. Giderek evde daha az dertleşir, daha az söyleşir olduk. Artık akşamları, ailece sabit gözlerle aynı noktaya bakıyor, sihirli kutunun buyruğuna göre hüzünleniyor yada seviniyorduk. Top oynayacağımız saatleri top oynayanları seyrederek tükettik. Sahte hüzünlere samimi gözyaşı dökmüşüz...

Ben Müslüman bir ülkede Cat Stevens'la yetişmiştim. O Cat Stevens'lığından Müslüman olmak adına vazgeçmişti. Sanki kimizde sahip olduğumuz kimlikten (Doğulu yada Batılı, Müslüman yada ateist, müzisyen yada mümin) başka bir şey olabilmek için yola koyulmuştuk. ben ve türklerin çoğunluğu İslama sırt çevirip dolu dizgin Batı'ya koşarken, o Batı'dan kaçış yolunda İslam'a rastlamıştı. İşte ters yönlere doğru yelken açarken, şimdi yolda karşılaşmıştık.

Yargıç "Aslında vicdanen senin idamı hakettiğine inanıyorum. Ancak basın bu yönde öylesine bir kampanya yürüttü ki, adaletin etki altında kalmış olabileceği kuşkusunun doğmasından korktum. Böyle bir kuşku Fransa'ya senin gibi bir manyağın hayatta kalmasının verebileceği zarardan çok daha kalıcı bir zarar verirdi.

Dünyanın küçük bir köye dönmeis efsanesi bana hep Bebek'te sahil kenarında ve kurabiyelerine hayran olduğum pastanenin kapanıp yerine bir Amerikan hamburgercisinin açılmasını hatırlatıyor. Yakın bir gelecekte dünyanın her köşesinde aynı marka kot giymiş, aynı hamburgerleri yiyip,  yanında aynı kolayı içeceklerini, çocukların aynı çizgi filmler ve oyuncaklarla büyüyeceklerini ve bizim aynı şirketin bilmemizi istediği kadar haberleri izleyip görmemizi, görmemizi istemediği haberlerden bihaber olarak yaşayıp gideceğimizi düşünmek bana ürperti veriyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder