15 Temmuz 2015 Çarşamba

ERMİŞ SÖRFÇÜ VE PATRON / ROBIN SHARMA

Çok daha sonra anladım ki, dünyanın en zengin adamı en çok şeye sahip olan değil, ihtiyaçları en az olanmış.

Galiba hayatta asıl mesele bir olayı her şey olup bittikten sonra kavrama yeteneğimizi iç görüyü açığa çıkaran geleceği görme yeteneğine dönüştürmek.

Zaaflarımız olmasa hayatta ilerlerken üzerinde çalışacağımız hiçbir şeyimiz olmazdı.Mistiklerin dediği gibi, "Gideceğin yere varınca artık yolun bir değeri yoktur."

Garip ama bizler ileriye doğru giderken aslında geriye gidiyoruz, geriye doğrumuz sırasında olduğumuz o güzel mükemmel varlığa doğru.

Her gün dünyaya çıkarken, aslında okula gidiyorsun... Öğrenci hazır olduğunda öğretmen her zaman ortaya çıkar.

Hayat size acıyı zaten getirir. Sizin sorumluluğunuz neşeyi yaratmak. (Milton Erickson)

Dünyadaki şeytanları bizim yüreğimizde koşturanlardır. Savaş orada verilmelidir. (Gandhi)

Hayatın belli bir noktasında en çok ihtiyaç duyduğun ders kabullenmeyi öğrenmekse, seni deli eden insanların sürekli hayatına girdiğini görebilirsin.

İç dünyamızda olduğumuz şeyi, dış dünyamıza yansıtırız. Yansıttığımız şeyi görürüz.

Yaşamak, yavaş yavaş doğmak demektir.

Çok iyi yada çok kötü hiçbir şeyin fazla uzun süreli olmadığını da keşfettim.

Dışarı bakan rüya görür, içeri bakan uyanır.

Hayatı bu kadar tatlı yapan, bir daha gelmeyecek olmasıdır. (Emily Dickinson)

Sen bir şeye doğru koştukça, o şey senden kaçmaya başlar. Hayatının nasıl olacağına ilişkin kaygılanmayı kestiğin zaman bakarsın hayat daha iyi gitmeye başlamış.

Hayatını kontrol etmeye çalışmaktan hayatını merak etme aşamasına geç.

Tanrım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenecek metanet, değiştirebileceğim şeyleri değiştirecek cesaret, ikisinin farkını bilecek kadar hikmet ver.

Hayal ettiğin her resim, eğer yeterince uzun süre her gün ona odaklanırsan, dış dünyanda ortaya çıkmamazlık edemez. Kendini gözünde iyi yürekli, sevgi dolu, özgüvenli bir insan olarak canlandır, sonunda öyle olursun.

Hayatına girip, onu karmaşıklaştıran her şeye karşı tetikte ol. Harika bir hayatın düzenleyici ilkelerinden biri şudur: Basitleştir, basitleştir, basitleştir!

Her gün vakit ayırıp bir süre sessiz ve sakin kalmalısın. Bunu kendine borçlusun.

İnsanların tüm mutsuzluklarının bir tek gerçekten kaynaklandığını keşfettim: odalarında sessiz kalamamalarından.

İnsanın günlerini plan yaparak düzenleyerek odaklanarak geçirmesi her şeyi kontrol etmeye çalışmaktan başka bir şey değildi. Böyle yaşayıp çalışmak hayatın sunacağı olanaklara hiç yer bırakmıyor, onların yolunu kesiyordu.

Sirk hayvanı gibi, başkalarının takdiri ve alkışı için performans vermeye çalışırız. Kendimize verdiğimiz değeri sevdiklerimizden gelecek takdire bağlarız, o yüzden de kendimizi acımasızca zorlar dururuz.

Oysa aslında vasat kalmak çok daha fazla enerji tüketiyor.

İnsan yüreğinin en derin ihtiyacı, kendimizden daha önemli bir şey uğruna yaşamaktır.

Daha az sorun olmasını ummaktan vazgeçip, daha fazla bilgelik istemeliyiz.

Hayatın amacı mutlu olmak değildir. O hayal edebileceğin en ben merkezli yaşam türüdür...daha mutlu olmakla değil de, daha değerli olmakla uğraşsak işte o zaman değişir dünya.

Birine doğru yönelttiğimiz bir parmağa karşılık, diğer üç parmak bizi gösteriyordu.

İlk ajandanın sonu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder