12 Temmuz 2015 Pazar

DÜŞÜŞ / ALBERT CAMUS

Bizim toplumumuz insanları bu türlü harcamak için örgütlenmiştir. Brezilya ırmaklarında minicik balıklar varmış, dikkatsiz yüzücü buldular mı binlercesi birden saldırıp birkaç saniye içinde hızla minicik lokmalar koparıp zavallıyı yer, tertemiz iskeletini bırakırlarmış. İşte onların örgütlenmesi de böyle. "Temiz bir hayat ister misiniz?" Herkes gibi siz de evet dersiniz, nasıl hayır denir? "Peki, sizi temizleyeceğiz. İşte size bir iş, bir aile, düzenli eğlenceler." Ve minicik dişler etinizi kemirmeye başlar, kemiğinize dek. Kim kimi temizlerse...

Kimseye bizi yargılama fırsatını vermemeliyiz azizim, ne kadar az olursa olsun. Yoksa paramparça oluruz.

Dostluk daha oyuncaklı bir iştir. Uzun sürer, kazanılması güçtür, bir de elde ettiniz mi başınıza kalır, katlanmak zorundasınızdır.

Neden ölülere karşı daha adil, daha cömertiz? Sebebi basit! Onlara karşı mecburiyetimiz yok. Bizi serbest bırakıyorlar, zaman bulabiliyoruz, saygımızı bir kokteyl ile tatlı bir sevgili arasına sıkıştırabiliyor, kısacası boş yere harcadığımız vakitlere sığdırabiliyoruz. Çok çok belleğimizi zorlarız, belleğimiz de zayıftır.

İnsanlar ileri sürdüğünüz sebeplere içtenliğinize, çektiğiniz acıların ağırlığına ancak siz öldükten sonra inanırlar.

Saadetinizi, başarılarınızı ancak başkalarıyla bol keseden paylaşırsanız hoş görürler.

Kendimizden daha iyi olanlara pek seyrek açılırız. Daha çok kaçarız onların yanından. Tersine de çok kere bize benzeyenlere, zayıf yanlarımızı paylaşan kimselere içimizi dökeriz.Kendimizi düzeltmek yada daha iyi olmak istemiyoruz demek ki.

Veremli ciğerler kurudukça iyileşirler ama mutlu sahiplerini de böylece her gün biraz daha zehirlerler.

Bilirsiniz hiçbir zaafı gerçekten kınamaz onlar, daha çok bizi küçük düşürmeye yada güçsüz bırakmaya çalışırlar. İşte onun için kadın, savaşçının değil suçlusunun ödülüdür.

Tanrının bir tek yararı olabilirdi, suçsuzluğu sağlamak. O zaman dini büyük bir temizlik kurumu olarak görecektim. Aslında öyleydi eskiden ama çok kısa sürdü. Ondan sonra da sabunumuz kalmadı, sümüklerimiz akıyor, karşılıklı birbirimizin sümüğünü siliyoruz. Son yargı için kıyamet gününü beklemeyin, kıyamet her gün kopuyor.

Kendimi ne kadar çok suçlarsam sizi yargılamaya da o kadar hakkım oluyor.

Azizim yalnız olan, tanrısız, efendisiz olan kimseye günler korkunç ağır gelir. Onun için bir efendi seçmek gerekiyor. Tanrının modası geçti çünkü. Kimseyi onunla korkutmaya değmez.

Malımı, mülkümü, gerçekten hak etmiş bir yoksulla paylaşacak kadar gönlüm gani olmadığından her şeyimi gelip geçici hırsızların eli altına bırakır, haksızlığı böylece tesadüfün yordamıyla düzeltmeye çalışırdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder