6 Temmuz 2015 Pazartesi

UÇUK / ÇETİN ALTAN

Bir uzay toplantısına bizden de İstanbullu bir vatandaş katılmış. Amerikalılar on yılda aya kaç kez gittiklerini anlatmışlar. Bizimki tepeden bir gülücükler dudak bükmüş. Sovyetler anlatmış, bizimkinde yine bir küçümseme. Almanlar anlatmış, Japonlar, İngilizler anlatmış...Bizimkinde hep aynı küçümseme. Sonunda "Siz herkesi küçümsediğinize göre, kendi başarılarınızı söyleyin bari"demişler.Bizimki ayağa kalkmış: "Biz Heybeli'de her gece mehtaba çıkardık!" demiş.

Kişinin akıl öğretmesi, salak olmadığını göstermez. Daha çok salaklığın farkında olmadığını gösterir.

İnsanlarla politikacıların arasında şu fark vardır: Birinciler karda yürüyüp izini belli etmemeyi başarı sanırlar. Ötekilerse karda yürümeden izini belli etmeyi.

Bireylerin kişilik iddiasının en yoğun olduğu toplumlar, yer yüzünde en az tanınan toplumlardır.

Benim konuşmalarım hep kurtarmak üzerine. Konuşmanın amacı birilerini kurtarmak değil midir? Kimseyi kurtarmayacaksan konuşmasını bilmek bir işe yaramaz ki...

Sonunda tüm hayvanlar bir araya geldiler, bildikleri dualarla efsunları okuyarak, sincaba konuşmasını unutturdular ve "neyse kurtardık zavallıyı" dediler.

Kişinin özgürlüğü başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter, demiş Montesquieu. Arsanıza tapu almak için tapu kadastro dairesine gittiğinizde tapu memuru size sorsa:
-Arsanızın sınırı nerede bitiyor?
Siz de ona deseniz ki
-Komşunun arsasının başladığı yerde.
-Ya peki komşunun arsası nerde bitiyor?
-Benim arsamın başladığı yerde.
Bu açıklama üstüne memur size kadastrosu sağlıklı bir tapu verebilir miydi?

Yabancı bir düşünüre demagog kime derler diye sormuşlar.
-Sandalı kendisi sallayıp da denizde korkunç bir fırtına olduğuna herkesi inandıran adama derler, demiş.
Bizde tam tersinedir.
Tayfun patlamış, dalgalar kabarmış, sandal alabora olmak üzereyken, dümene kurulup güleç bir yüzle: "Hava enfes, denizde kırışık yok, pupa yelken gidiyoruz"diyen adama derler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder